5 Kasım 2016 Cumartesi

YENİ BİR BAŞLANGIÇ




                Bu satırları Portekiz’in güzide şehri Coimbra’dan yazıyorum.Önceden bahsettiğim gibi erasmus programını icra ediyorum.Polonya’ya gitmeyi beklerken sürpriz bir şekilde Portekiz’deyim.İyi mi oldu kötü mü derseniz çok iyi oldu.Tam bir erasmus şehrindeyim.Hayallerimin peşindeyim.
                Yağmurlu bir Cumartesi akşamı internette okuduğum bir hikaye ile kendime geldim.Hikaye birinin eski sevgilisi ile yaşadığı bir anıydı.Aynen aktarıyorum.
bitter çikolata sevmem. bir gün kahve dünyasına gittik. kahvenin yanında bitter çikolata veriyorlar. .

-ya bebeğim. şu bitter çikolatayı hiç sevmiyorum. dedim ben.

o da tam o sırada kaşık şeklindeki bitter çikolatasını ağzına götürmek üzereydi. durdu.

+aaaa olur mu hayatım? demek ki sana bitter çikolatayı sevdiren olmamış... dedi.

mekan doluydu. ve o elindeki çikolatayı ağzına sokup, dudaklarıyla bana uzattı.

zaman orda durdu benim için. akmadı. ve hep hatırlayacağım şeyi yaptım.  kimseyi umursamadım. hayatımda yediğim en güzel şeydi o çikolata. 

Şimdi diyeceksiniz neden anlattım bu hikayeyi.Bu hikayeyi yaşayan kişi o olaydan sonra hayatında tabularını çok kolay bir şekilde yıkmış.Bu satırları okuduğum anda kötü alışkanlıklarım belirdi aklımda.Tabu ile alışkanlık çok farklı iki kavram.Bu durumda benim tabum da alışkanlıklardan asla vazgeçilemez.Adı üstüne alışkanlık.Sürekli yapılan bir eylem.  Sonra dedim ki benim bu tabuyu yıkmam lazım.Bu alışkanlıklar bana zarar verirken neden? Bıçak gibi kesmeye karar verdim.Odamın duvarına da kocaman 05 11 2016 yazdım.Bu gün benim için birşeylerin başlangıdır.Hayatımda birşeyler değişeceğini hissederek yapıyorum bunu.Kokpite giden yolu daha hızlı yürümek adına yapıyorum bunu.En önemlisi de kendim için yapıyorum bunu.Alışkanlıklarımızdan vazgeçirecek biri hayatımızda olmayabilir ama gökyüzünde uçan , Hangarda uyuyan ve fabrıkalarda doğmakta olan sevdiklerim var.
                Çok yoğun bir gece yaşıyorum. Böyle anlarda da yazma isteğim geliyor. Bu bloğa içimi döküyorum.Bu blog benim en iyi arkadaşım.Geçmişte olduğu gibi, sevincimide acımıda burada paylaşıyorum.Kimseye söyleyemediklerimi buraya yazıyorum.Bir gün o kokpite girdiğim gün en mutlu günümü buraya yazacağım.İnanıyorum istiyorum ve bunun için çabalıyorum.Bol uçuşlu günler…
                



2 Nisan 2016 Cumartesi

KOKPİT'E GİDEN İLK ADIM

KOKPİTE GİDEN İLK ADIM
İstanbul ‘dan evime geleli 4 saat oldu. Herşey hala ilk anda ki sıcaklığında.Kokpite giden ilk adım olan İngilizce’nin bir alt dalı olan Work and Travel için vize görüşmesine gittim.Kısaca içimdekileri dökeceğim bu süreci paylaşacağım sizlerle.
                Rüzgarlı ve kapalı olan bir günde havalimanına yolcuğa başladım.Uçakta yerimi aldım.Aşkımla sevgilimle kavuşmuştum.Huzurlu geçicek 1 saat için hazırdım.Havanın rüzgarlı olmasından dolayı uçuş baya sarsıntılı başladı.Belirli bir yüksekliğe ulaşınca kaptan pilotumuz mikrofana geçti.Uçuş hakkında bilgiler verdi.O an dedim ki acaba bir gün kokpitte konuşan kişi ben olacak mıyım?. Sonra kendi kendime cevapladım her zamanki gibi. Olmalıyım. Olmak zorundayım.İstanbul semalarında hava trafiği nedeniyle 1 tur attıktan sonra sert bir şekilde iniş yaptık.En yüksek huzur seviyesine eriştiğim 1 saat böylece bitmiş oldu.
                Ertesi gün Amerikan Başkonsolosluğu’na gitmek için yola koyulduk.Üst taraması yapıldıktan sonra binanın içindeydim.Vize görüşmesi için sıra aldıktan sonra beklemeye başladım.Gişede vize görüşmesine giren diğer WAT öğrencilerini izledim.10 numarada ki ablamız okadar çok konuşuyordu ki içimden dua etmeye başladım.Kendi sıram yaklaşınca var olan heycanım dahada arttı.Birde 10 numarada ki ablaya gelme ihtimalimi görünce sıkıntılarım arttı.Sıra numaram 297.Abla yeni birini almak için beklemede. 10 numaradaki 296 yandığını görünce vize almışım gibi sevindim. İçimde tamam aldın vizeyi dedim. Çok emin şekilde ilgili görevlinin karşısına geçtim.Her zaman olduğu gibi salak bir gülümsemeyle hi , how are you? Diyerek girdim konuya.Direk olarak aktarıyorum aramızdaki konuşmayı:
A: Amerikalı abimiz
B: Ben
A:Neden yeşil pasaport aldın?
B:Lütfen soruyu tekrarlar mısınız?
A: Neden yeşil pasaport aldın?
B: Özür dilerim,Bi daha soruyu tekrarlar mısını?
A: (Eliyle pasaportumu göstererek) Neden yeşil pasaport aldın?
B: Çünkü annem babam öğretmen
A:Annen baban nerede öğretmen?
B: Annem babam ilkokulda öğretmen.
A: Aynı okuldalar mı?
B: Evet aynı okuldalar
A: Sen onlarla aynı okula mı gittin
B: Hayır ben farklı okula gittim.
A: Neden?
B: Çünkü onların okulu kötü
A: Neden kötü?
B: Onların okulundaki öğrencilerin başarısı düşük.
A:4. Sınıf mısın?
B: Evet
A: Bu sene mezun olucak mısın?
B: Hayır. Çünkü seneye polonya ‘ya gidicem erasmus programı ile
A: Hmm . iyimiş. 1 dönem mi yoksa 2 dönem mi gidiceksin?
B: 2 dönem gideceğim.
A: Vizen onaylandı.
Bu kadar basit bir iş arkadaşlar. Hayatımda konuştuğum en kötü İngilizceydi.Gidecekler ve gitmeyi düşünenler en kolay kısım vize kısmı.Vizeyide alınca bütün işlemler tamamlanmış oldu. Artık yolculuk gününü bekleme zamanı.Benim için her şey çok farklı olucak.Gidip geri geldiğimde ne ben eski ben olacağım ne de bıraktıklarım aynı kalacak.Birçok şey kazanıp belkide bir çok kaybedeceğim.Tek değişmeyen kokpite emin adımlarla ilerleyişim olacak.Hayırlısıyla….




16 Mart 2016 Çarşamba

İlk Başarının Dayanılmaz Hafifliği

       Her yazımda olduğu gibi huzur isimli şarkı listemi açtım.İnce bir ses ayarı yaptım.Başladım bu satırları yazmaya…
Şimdi sizden bir çiftçi düşünmenizi istiyorum.Bu çifçi tarlasına bir ürün eker.Bu üründen verimli hasat almak için sular, çapalar vs. Bir emek harcar o ürünü alabilmek için.Yeri gelir dolu yağar ürünler mahvolur.Havalar istediği gibi gitmez ve  o verimli hasat gününü göremez.Hiç bir zamanda bu senede ekmeyeyim tarla boş kalsın demez.(Nadasa bırakmak için tarlayı boş bırakır diyenleri duydum şimdiden. Tarlayı neden nadasa bırakır? Ben cevaplayayım.Gelecek sene daha verimli ürün elde etmek için.).Ben de kendimi bu düşündüğünüz çiftçi gibi hissediyorum.O çiftçinin ulaşmaya çalıştığı hasat gününe ulaştığımı düşünüyorum.Sizi simdi 2014 şubat ayına götüreceğim.
                Bir akşam sıkıntıdan ne yapacağımı bilemiyorum.İnternette bitti dediğim anlardayım.Boşluktan okuduğum bölümün hocalarının nereden mezun olduğuna bakıyorum.Sonra bir baktım Erasmus diye bişey var.Herkes kadar benimde bir bilgim vardı.”Bir gireyim  nasıl oluyormuş bu iş “dedim  içimden.Kafamda düşünceler birbirine bağlanarak en son iş pilotluğa bağlandı.Eğer bir düşünce pilotluğa bağlanıyorsa yaparım ben onu.Şubat 2014 de başladı erasmus serüveni benim için.Şubat 2014 ‘de ürünü tarlaya ektim.O tarihten itibaren defalarca erasmus sınavına girdim.İstenilen ortalamayı tutturmak için günlerce hesaplamar yaptım.2 Tane yabancı dil kursuna gittim.Bir yaz tatilimi dil kursunda harcadım.Her dil sınavında istenilen puanı alamayınca elinden şekeri alınmış çocuk gibi üzüldüm.Erasmus dil sınavına girmek her sene benim için rutin hale geldi.03.05.2016 tarihinde bu seneki rutin işlemimi gerçekleştirdim.Erasmus için herşeyi sağlıyordum.Tek eksiğim dil puanıydı.Bu son şansımdı.İnanması güç çok rahatsız edici bir rahatlık vardı.Sınava özel bir çalışma programı hazırladım.Programın sadece 1. Gününü gerçekleştirdim. Sınav sabah 9 ‘da yapılacaktı.Sınav gecesi eve gece  saat 3 de girdim.Her defasında içimden “ne bu rahatlık la” diyordum ve sadece dememle kalıyordu.Sınav sabahı uyandığım saat 8.30.Aceleyle fırladım evden.Sınav salonuna gene aşırı bir rahatlıkla girdim.Sınav gözetmeni ben kapıdan girer girmez “ sen nereye gitmek istiyorsun “ şeklinde bir soru sordu.Bütün gözler üzerimde.Ben nereye olsa giderim hocam dedim istemsiz şekilde.Aşırı rahat şekilde girdim sınava.Çıkışta o rahatlığım devam ediyordu.Sınavın açıklanacağı gün geldi.Tam duşa gireceğim.Su vanasını açtım. Dur bu erasmus açıklanmış mı bir bakayım dedim.Erasmus dil sınavı sonuçları.O rahatlıktan eser kalmadı . Yerini heycan ve korku aldı.Kendi ismimi buldum.Gözlerimi kapattım ve ekranı kaydırdım. Gözlerimi açtığımda çığlık atarak çıplak bir şekilde evin içinde koşarken buldum kendimi.Hayatımda ilk defa Gerçek bir başarının tadını aldım. Başarının tadı buymuş çokta güzelmiş dedim. 2 Senenin ürününü o gün hasat ettim. Tercihlerimide yaptım. Gelecek yıl  polonya,Romanya veya Portekiz’de olacağım. Hayatımdaki ilk hedefime ulaştım.Pilotluk kapısından da içeriye ilk adımımı şimdi attığımı düşünüyorum….
Not: Önceki yazılarımda bahsetmiştim WAT programından.Hiç bir sıkıntımız yok.Sadece vize alma işlemi kaldı.Onuda hallettikten sonra yolculuk Amerika.



25 Kasım 2015 Çarşamba

İNGİLİZCE SPEAKİNG GELİŞTİRME REÇETESİ



İNGİLİZCE SPEAKİNG GELİŞTİRME REÇETESİ


          Havacılığa aşıksan aynı ve pilot olmak istiyorsan İngilizce’nin öneminide bilirsin.İngilizce yazıyorum ; Gramer’de bende fakat konuşamıyorum diyorsan elimde tam sana göre bir ilaç var. Work And Travel halk arasında bilinen adıyla WAT.İlacımızdan faydalanmak isteyenleri ön sıralara alalım.Gel abi gel yer var.Amcaoğulları ve dayıkızları sıkışalım biraz arkada ayakta bekleyenler var.Hazırsak başlıyorum.
         Bir gün nasıl hayallerime kavuşacağım diye düşünüyorum.Öyle bir kaptırmışım ki konu konu açıyor kafamda.Beynimde biri varmışçasına konuşuyorum.

Ben:Pilot olmak için yanıp tutuşuyoruz da İngilizce seviyesi hala yetersiz.Bu gidişle erasmus bile yapamayacağım.

Beynim:Görüyorum İngilizcenin yetersiz olduğunu.Geliştirmek için bir şey yapmıyorsun ki.Bence sen bi hayallerini gözden geçir.

Ben: Saçmalamasana sen.Pilot olma hayalim benim yaşama sebebim. Bir şey yapmadığım konusunda haklısın.

Beynim:Farkında olduğunda halde niye bir şey yapmıyorsun hacı.

Ben: Bu gün başlıyorum. Ne yapabilirim?

Beynim: Hacı bak sen İngilizce öğrenmek istiyorsan yurt dışına çıkman lazım.

Ben: Erasmusa gitcez ya oğlum.Hem zaman yok başka bir şey için.

Beynim:Nasıl yok . Yazın 3 ayın boş değil mi senin. Evde yatcağına değerlendir.

Ben: Haklısın hacı ya ilk defa İşe yaradın.3 aylığına nasıl yurt dışına çıkcam ben?

Beynim: Herşeyide ben mi söylücem sana.Az araştırmacı ol çaba harca….. Gene kıyamadım sana. WAT diye bir program var. Michael Abi böyle bir fırsat sunmuş. Kullan onu.
       
      Amcaoğulları ve Dayıkızları WAT nedir ne değildir sorusunun cevabını Google amcaya sorsak daha iyi.Ben teoride iyi değilim.Teori Google amcanın uzmanlık alanı.Ben daha çok uygulama konusunda bilgiler sunmak istiyorum.Kısaca söylemek gerekirse 3 aylığına Amerika’ya gidiyorsun orada bir işin oluyor. Çalışıp ekmek paranı kazanıyorsun.Aynı zamanda farklı kültürlerden amcaoğulları ve dayıkızları tanıyıp İngilizce pratikte deyim yerinde ise uçuyorsun.Bu arada bu benzetme favorimdir.Ben herşey de uçarım.Abi olasılık dersini naptın? Dün gece uçurdum abi. Olasılık bende. En az BB.(FF ile kaldı)
         Gelelim uygulama kısmına.Bu işin en önemli parçası Danışmanlık Şirketi.Bir işi yapmak istiyorsan yol göstericin çok iyi olacak.Dipnot olarak geçiyorum. http://kiwiswings.blogspot.com.tr/ blog adresinin sahini saygıdeğer hocam soumneal bir yazısında ışıklarını bana çevirmiş. Yazının linki

Link: http://kiwiswings.blogspot.com.tr/2015/06/gokkusagi.html?showComment=1448451630864#c5198452216589684113

         Amcaoğlu ve dayıkızı eğer benle hayaldaş isen birinci vazifen bu yazıda ki hocalarımı okuman ve okutmandır. Sana yalvarıyorum. Beni kırma lütfen.Ayrıca http://www.threenginedcrow.com/ hocam da ışığını bana çevirerek beni aydınlatmış.Kedisine saygılarımı sunarım.Paralel evrendeki ikizimdir kendileri. Bilmeyenler duyup öğrensin.( Fifa 99 ‘da iddalıyımdır hocam.İlerde Kaç gol atmamı istersinizJ ) Konumuza bağlarsak Danışmanlık şirketini çok iyi seçmeniz gerekiyor.Danışmanlık şirketi Soumneal ve thecrow hocam gibi olsun. Işığıyla sana yol göstersin. Seni aydınlatsın.
          WAT sürecinde olduğum için bende referanslar ve araştırmalar sonucunda 17 yıldır bu işle uğraşan bir danışmanlık şirketi ile anlaştım.Size önerim referanslara çok dikkat edin.Giden arkadaşlarınız varsa onların kullandığı danışmanlık şirketlerini seçin.
            Şirketle anlaşma kısmından sonra şirketiniz gerekli tüm evrakları ve atılacak adımları size anlatıyor.Başvuru kısımlarında gereken herşeyi sizin için yapıyor.Size kalan tek konu iş ve iş yeri seçimi.Bu adımda WAT’a neden gitmek istiyorsun sorusunun cevabını vermek lazım.

Hayri: Hacı açıkçası bana para lazım. 30 bin tl para kazanan varmış. Para nerde çok kazancaksam oraya gidicem ben.Döndüğümde o parayla araba alırım.Piyasa da havamız olur.

Öneri:Tamam Hayricim canım kardeşim benim. Sana uygun yer Alaska’dır.Para harcıyacak bir şey yok .Barınma ucuz.Balık fabrikasında çalışırken aç kalma ihtimalin %0. Patrona ben çok çalışcam fazla mesai dediğinde patron: “Mr. Hayri.I love you” diyor.Fakat Son haberlere göre Amerikan hükümeti bu olaya el atmış.Alaska WAT öğrencisi gelmesini engellemiş. Ne kadar doğru emin değilim.İkinci seçeneğin olarak sana hayatın ucuz olduğu yer ve bahşişin bol olduğu iş lazım. Amerika’nın iç kısımlarını tercih et derim ben sana. İş olarakta garsonluk, Bellboy,Vale önerebilirim

Selinsu:Ya aslında ben gezmek istiyorum. Amerikayı karış karış gezmek istiyorum.Büyük kanyonda gün batımında güneşi elimde tutarken fotoğraf çekilip instagram da takipçilerimi yollamak en büyük hayalim.

Öneri:Selinsu kanka naber ya ? Hiç görüşemedik. Bir gün oturalım bi yerde Büşra’yıda çağır. Onun hala sevgilisi yok değil mi? Yukarda allah var hoş kız. Kanka bence sen zor işleri yapamazsın. Canın tatlıdır senin. Parasal açıdan da güzel getirisi olan bir iş öneririm. Orta halli şehirlerde bir iş seç bence sen. Elin yüzün düzgün İngilizcende iyi ağzında laf yapar senin. Otellerde resepsiyonist , restaurantlarda müşterilere yer gösteren kişi,bilet satış elemanı olabilirsin.Bir ara oturcaz bak unutma ararım ben seni.

Berkecan:Kanka ben ortam istiyorum. Bodrum’da doğdum büyüdüm biliyorsun. Eğlenmeyi çok severim. Tam anlamıyla eğlenmek, gezmek tozmak, para harcamak istiyorum. İş konusunda da çok kasmasın beni.Spor salonunada başladım . Vücut üçgen olacak yakında.

Öneri:Kardeşim senin yerin okyanusların kıyıları veya trustik şehirler.Kesinlikle okyanusa kıyısı olan bir şehiri seç derim. İş kısmına gelecek olursa Vücudun sağlam, iş konusunda da kasmak istemiyorum diyorsun. Bodrum’da doğan biri balık gibi yüzer. Senin işin Cankurtaranlık. Yalnız bu iş ha diyince olmuyor. İstanbul’da seni sınava alıyorlar. Suyun altında ağırlık kaldırma , 300 metre aralıksız yüzme gibi testlerden geçiyorsun. Başarılı olursan 200 dolar verip belgeni alıyorsun. O belge ile dünyanın heryerinde cankurtaran olabilirsin.

Alper:Benim önceliğim İngilizce. Nekadar insanlarla iletişimde olsam okadar iyi benim için.Para kazanma falan 2. Planda önceliğim İngilizce.

Öneri: Kardeşim seni severim bilirsin. Madem İngilizce geliştirmek istiyorsun. Seni büyük kalabalık şehirlere veya çok fazla turist alan yerlere gönderelim.Turistik yerler daha iyi olur. Her milletten insan olacağı için farklı aksanlar duymuş olursun.İş konusuna geldiğimizde Su parklarında , Eğlence parklarında ki işlere yoğunlaşmalısın.Ne kadar çok insana ulaşırsan o kadar kar senin için.

        Bu kriterlere göre işinizi seçtikten sonra iş verenle gerekli mulakatlarıda atlattıktan sonra geriye sadece vize işlemleri kalıyor.
        Vize konusunda not okuldaki not ortalamanıza bile dikkat ediyorlarmış.Vize kısmında çok fazla problem yaşayan duymadım. Kolayca alırsınız.
         Son olarak bu program masraflı bir program. Mali durumu kötü olan arkadaşlara tavsiye edilmez. Verdiğin paranın fazlasını kazansanda gitmeden önce baya yüklü bir miktar ödeme yapıyorsun.Bu işin 2015 rakamlarına göre 2.500 dolar civarlarında bir faturası var. Karar siz saygıdeğer amcaoğlu ve dayıkızlarının. İmkanı olan düşünmeden gitsin. Hayatta bol şans….







10 Eylül 2015 Perşembe

SÜREÇLER VE SÜREÇSİZLİKLER ÜZERİNE


Uzun bir süre sonra gene beraberiz arkadaşlar.Baya yoğun bir hayat temposunda olduğum için siz amcaoğulları ve dayıkızlarını çok aksattım.Bide ilham lazım bana yazmak için.İlhamda hemen gelmiyor biliyorsunuz.
                Pilot olma hevesim, sevdam, hayalim katlanarak artıyor.Geçenlerde  “ İzmir’e gidenler bilir” havalimanın orada metro istasyonu var.Trene bineceğim bekliyorum.Gece saat 22.00 civarı.Benimle bekleyen  2 kişi var.Birde “bileti nerden alıyoruz acaba” diye soran çekici bir bayan arkadaş ile birlikte 4 kişiyiz.Ortam sessizlik içinde kimseden çıt çıkmıyor.Birden “Fuşşşş” diye bir ses duyuldu.Bankta oturan ben istemsiz bir şekilde birden ayaklandım.Yanılmıyorsam bir Airbus A320 ceylan gibi salına salına kalkışa geçiyor.Öyle tatlı uçuyor ki yeni gelin olmuş utangaç bir kız edasında.Ağzım açık izlediğimi 30 saniye sonra farkettim.Bir anda dış dünyaya kapanmışım.Buna benzer olay daha dün gece yaşandı.Gece saat  5 civarı “fuşş” diye bir ses duydum gene.Balkona koştum.Aşkım Airbus olduğunu farkettim ama sesini duymak tuhaf geldi.Birde öyle bir ses ki düşen uçak sesi gibi. Korktum.Heycanlandım.Gözlerim gökyüzünde parıldıyan yıldızların arasında onu arıyor.En sonunda gördüm onu.Her zaman ki gibi salınıyor yıldızların arasında.Biraz araştırma yaptım.Eşyalara aşık olma hastalığı var mı diye.Öyle bir şeyde yokmuş.Üzerimde araştırma yapmak isteyen amcaoğulları  ve dayıkızları var ise her türlü teklife açığım.Tıp dünyasında adınızı duyurabilirsiniz.  
                Söylerler insancıklar genelde anlatılmaz yaşanır. Bu sevda da öyle be abicim.Eroin gibi bağımlısı oluyorsun kurtulamıyorsun.O olmayınca ölüm gelcek gibi geliyor. Sanki pilot olamazsam ölücekmişim gibi hissediyorum bazen.O kadar yoğun yaşıyorum ve hissediyorum duyguları.Bu yoğun duygular bazı noktalarda  belki zarar veriyor bana.Büyük ihtimal de öyle.Çok fazla radikal karar veriyorum be amcaoğlu.Sonunda acı cekceğimi bilsem de veriyorum o kararları.Üzüyorum kendimi ve karşımdakileri.Hepsini o büyük gün için yaptığıma inanıyorum.Kokpite oturup o gaz kolunu ileriye ittirdiğim büyük gün için.İyi veya kötü yaptığımıda bilmiyorum.Bunu açık şekilde kimseyede anlatamıyorum.Utanıyorum.Bu blog olmasa içimde beynimde tozlu raflara kalkacak bu konu.Arada üfleyeceğim o tozun içinde kendim boğulacağım.
                Bir yandan Cem Adrian intahar şarkıları bir yandan gecenin sessizliği damardan girdik dayıkızı.Gelelim güncele artık.Bu yazımda sürecimi anlatmak istiyorum.Gerçi daha thy sürecine dahil olamadım.Thy Aday adaylığı sürecindeyim şu an. Motivasyon açısında bir plan yaptım.Şöyleki:
2015 2016 yılı hedefleri:
Okulda en az 2. 20 ortalama yapmak(2.26 şu an mevcut )
İngilizcemi canlı tutarak c1 seviyesinde kalmak
2016-2017 yılı hedefleri:
Erasmus ile yurt dışına çıkmak (polonya ,almanya ,litvanya)
Son stajımı Yurt dışında yapmak
Bölümümden mezun olup o belgeyi elde etmek
2017 2018 yılı hedefleri
Thy’nin istediği dil puanlarını elde etmek
Mutlu son: Thy’nin açacağı ilan ile sürece dahil olmak
Bizimde hayat gayemiz bu arkadaşım.Herşey gönlünüzce olsun.
Edit: 2015-2016 yılına "Work and Travel programına katılmak" maddesinide ekleyelim.Hak geçmesin

18 Mayıs 2015 Pazartesi

ERASMUS ÜZERİNE

               Uzun bir süre ayrı kaldık.Bunun 2 sebebi var. 1. malum okul ağır dersler vizeler finaller derken zaman bulamıyorum. 2.ise ben öyle laf olsun ziyaretçi kasayım şekil şukul olsun diye yazanlardan değilim. Nasıl şair amcalar şiirleri ilhamsız yazamıyor bende bu bloga ilhamsız yazamıyorum. Öyle anlar oluyor zaman buluyorum içimde ilham yok coşku yok “abi ne yazcam ya yazsamda güzel olmaz makale yazmıyoz sonuçta “diyip bırakıyorum. Diğer yandan evden okula gidiyorum yolda “ah şu bloga bir yazsam ne güzel olur “ diyip yazasım geliyor lakin imkanlar izin vermiyor.Sonuç  olarak kardeşlerim canlı kanlı karşınızdayım. İnanmıyosan dokun bilider. Ahh yapma lan tikim var.
                Good Morning Class. Good Morning Teacher.How are you today?,Fine thanks and you? Fine. Ahmet oğlum tahtayı sil. Evet arkadaşlar bugünkü dersimiz erasmus.Şimdi burda erasmus”nedir? Ne değildir?” anlatmıcam yaz google amcana teyzene o söylesin sana. Hem tarzım değil biliyosunuz.Kendi hayatım üzerinden gitmek istiyorum.Malumunuz pilotluk mertebesine ulaşmak için upper bir ingilizce lazım bize.Bunun elde etmenin çeşitli yolu vardır elbette. Herkesin yöntemi kendine. Bir üniversite öğrencisi iseniz ve de her gece rüyalarınızda pilotluğu, dev demirleri görüyosanız bu işin yolu erasmustan geçer abi. Gidin abi erasmusa allah aşkına gidin.
                Bendenizin ingilizcesi çok üst seviyede değil.A2 seviyelerinde sayılır. Geçen girdik erasmus sınavına.Artık birazda umut var içimizde çalıştık falan. Neyse sonuçlar geldi 50 almışık.60 alsam gidiyodum .Başta üzüldüm tabide sonra dedim ki çok yaklaşmışım. Fazla takmadan diğer sınava odaklandım.Bekliyoruz gün sayıyoruz artık diğer sınav için.
                Şimdi erasmusunda bir çok faydası var.Konuşma geliştirme vs onları sen biliyosundur zaten.Olaya şu açıdan bakıyorum.Abicim biz gittik şimdi A ülkesine.Türkiye’de pilot olmanın binbir yolu var. A ülkesindede pilot olmanın yolları vardır elbette. Yerinde analiz yaparak o yolları öğrenip ilerde bu şansları değerlendirme avantajımız var.Sonuç olarak bu erasmus yağmurda şemsiyesiz eve giderken hayırsever cengiz abi gibi araba yanaştırıp “ atla koçum gitceğin yere atayım seni “ diyor bize.Eyy Üniversite okuyan kardeşlerimm. Erasmusa gidin .Bu fırsat *2020 ye kadar var. Kaçmadan kullanın.Sağlıcakla kalın (kafiyemi yapar çeker giderim)
*:Erasmus Programı 2020’ye kadar geçerli yanlışım varsa düzelt amcaoğlu.



10 Şubat 2015 Salı

Her sonun bir başlangıcı vardır

        Yine bir sonunda başlangıcında bulunmaktayız.Geniş ömrümüzde sayısız başlangıç ve sonlar bulunur.Benimde bu blogu açmamın sebebi bu son ve başlangıçlardır.Öncelikle emeği geçen arkadaşlara teşekkürlerimi iletiyorum.Bloglarını okuyup ve etkilendiğim arkadaşlar var.Blog adresleride burda http://kiwiswings.blogspot.com.tr ve  http://www.threenginedcrow.com/  . Bu iki isim beni hiç bir şekilde tanımaz.İkinci adresteki arkadaşın bende ayrı yeri var. Onda kendimi gördüm .Paralel evrendeki ikizim gibi geldi bana kendileri.Neyse bu sevdanın  nasıl başladığından bahsedeyim.
    Yıllardan 2000.Bir gece yatağımda Taffarel’in Henry'nin kafasını kurtardıktan sonraki tedavisini izlerken annemin ansızın gelip "yat artık oğlum uyanamıyacaksın sabah" diyip Tv’yi kapatmasıyla yaşadığım hayal kırıklığını hissettiğim dönemler.Babamın arkadaşının THK model uçak kursuna gidemiyeceğini öğrendik.Kurs hakkını babama devretti ve babamda kabul etti.Ankara'nın yolunu tuttuk.Babam kurs gördüğü Türkkuşu'nda kalıyordu.Abim, annem ve ben babamın amcasının evinde kalıyorduk.Fifa 99, nfs2 oynayarak günümüz geçiyordu.Hayatımda ilk defa bilgisayar görmüştüm.Babam beni arada yanına alıyordu.O büyük uçakların yanına götürüyordu.Öyle bir hayranlık duyuyordum ki o kocaman makinelere.100 tane pozu olan fotoğraf makinemizin pozunu bitirmiştim.Hayatın sadece oyun olduğunu sandığım o dönemde bu sevdanın ne olduğunu anlayamadım.Aradan yıllar geçti.Tam 10 sene sonra.Tv Anahaber'lerde birşey gördüm .Thy pilot ihtiyacından bahseden bir haber.Çok etkilendim ve 10 sene boyunca içimde uyuyan sevda birden alevlendi.Öyle bir hal aldı ki, her gün havacılık adına yeni şeyler öğreniyordum.Okulda arkadaş ortamımda, ailemde herkes benim bu sevdamı biliyordu artık.Öyle ki lisede andacımızda, aktüel sayfa bölümünde uçakla birlikte resmim yer alır. Öyle ki beni tanımayan benimle hiç konuşmayan kişiler bile pilot olmak istediğimi bilir.
            Şimdi burda bir duralım.Yaz Google abine “Schindler's List Soundtrack” diye. Az hüzünlü hava katalım. Arka planda Facebook’un yanında o müzikte açık dursun.
       Bu sevdanın sonucu olarak üniversitede pilotaj okumak istiyordum.Gece gündüz kapasitem yettiğince hazırlanıyordum sınava.Zor zamanlardı. Ailemden çok arkadaşlarımı görüyodum.İlk tokatı Nisan ayında yedim.Takip ettiğim havacılık forumunda Anadolu Üniversitesi’nin pilotaj bölümünün özel yetenek sınavını kaldırdığını gördüm.Hani elinizi uzattığınız adam başkasının elini sıkar sizde mal gibi ortada kalırsınız ya işte o his.Sıcak bastı.Cehennem sıcağı oldu sanki vücudum. Emin olamadım ve üniversiteyi aradım.Mıyk mıyk sesli kadın doğruladı haberi.İlk tokat çok etki etmedi. Her şey bitmiş değildi sonuçta.Sınavlara girdik çıktık. İlk defa öğrenci alacağından pilotaj bölümleri, puan diye birşey yok ortada.Türkiye’de 1 devlet 2 özel üniversite veriyor zaten eğitimi.Hepside ilk öğrencisini alacaktı.Bizim puan geldi.Çok iyi değildi doğal olarak.İlk düşündüğüm ben pilot olacağım; seneye bir daha hazırlanıp gireceğim sınava.Tercihlerin son günü bir telefon geldi. Abim staj yaptığı büroya çağırdı.Napacan oğlum gibisinden konuşmalar vs.Oda biliyordu çok istediğimi ama 2. Sene hazırlanmanın zor olcağını, puanımın da iyi olduğunu söyledi ve beni ikna etti .Şu aklım olsa kesinlikle 2. Seneye kalırdım.Evet PİŞMANIM.Abime kızmıyorum amcam orda dur. Adam sonuçta benim iyiliğimi düşünüyor belki böylesi daha iyi olcak ki bu adam ilerde uçuş okuluna göndereceğim seni ben, uçak alırız sana diyen adam.Millet 500.000 Tl'ye İstanbul’dan ev alıyor.Bizim böyle hayal kurmaya hakkımız yok mu? Bu arada Schindler's List Soundtrack bittiyse bir daha aç hüzün bitmedi daha .
      Tercih listemin ilk 3 sırasına döşedim ben tabi Pilotaj'ı. Ardından Elektrik-Elektronik Mühendisliği'ni de yazdım geçtim.Hep bir umut olur diye bekledim.Gözüm kapalı tercih sonuçlarını açtım.Sonuç Hüsran. 2. tokatı patlattı hayat.
          Hiç aralıksız bilgisayar oynadığımı biliyorum olanı unutmak için.Diyorum ya her son bir başlangıç diye.Annem o TV'yi kapatıp beni yatırdı.Fakat o an bende ölümsüzleşti.Sorsalar 2000 yılından ne hatırlıyorsun diye anlatacağım o olay olur artık.Pilotajı kazanamadım; belki bir son olabilir.Uçuş okulları,THY'nin alım süreci var.Bu benim için yeni bir başlangıç.Üniversite okuyan bir gencin yeni hedefi.Hep Hüsranla bitti belki hikayelerim.Bu seferki öyle olmayacak inşallah....